Domatesin Hikayesi

Hüseyin Şimşek
3 min readMay 16, 2020

Bu yazıyı neden yazmaya başladım. İlk olarak bunun bir cevabını bulmam lazım. Aslında nedenim sadece bir hissiyatımı paylaşabilmek. Açık bir şekilde anlatabileceğim konusunda pek emin değilim.

Neyse aklıma sahurda -ayıptır yazması :)- yediğim domatesin tadı takıldı. Aslında aklıma takılan çocukken yediğim domateslerin tadı. Neredee o eski domatesler. Hepi topu bundan 15 - 20 yıl kadar önce çocukluğumda domates tarlasına dalıp belki de bir kasa dolusu domatesi sıkılmadan yiyordum. O domatesi dalından, mis kokusuyla, kopartıp ikiye böldüğümde içerisindeki kırçıllığı, o çakırlığı hala aklımdadır. O tadı artık bulmak maalesef çok zor, belki de imkansız. Belki de çocukken daha az stres, dert sahibi olduğumuz için tadına varabiliyorduk.

Çocuktun tabi ki basitti dert. Kimiyse büyür ve nasip bu der.

Yıllar yıllar geçti ve geçen sene kimse uğraşma ne gerek var alt tarafı bir kilo domates değil mi satın alırsın aldırışlarına kulak asmadan tekrardan o tadı bulmaya kafa takmıştım. İlk olarak bir sera yapmam gerekiyordu. Yaklaşık bir hafta onu tamamladım. Sonrasında asıl önemli nokta tohum bulmaya geldi. Çünkü maalesef değerlerimize sahip çıkamıyoruz. Kim bilir ne kadar tadımızı kaybettik. Artık belirli tohumları ziraat odasından satın aldım ama benim hedefim meşhur olan Ayaş domatesinin tohumunu Ayaş’ta bulabilmekte. Sorup soruştururken komşumuzdan bir avuç tohum bulabildim. Bir avuç dediğime bakmayın bir avuç tohum kim bilir kaç fide veriyor. Neyse tohumu da bulduktan sonra serada yeşermeye beklemeye başladım ama ne bekleme her sabah kontrolünü yapıyordum.

Zaman hızlı akıyor domates ve diğer fideler yeşerdi. Hepsinin bir vakti var toprakla buluşmak için. Toprakla buluşma vakti geldikten sonra fidelerin bu hasretini dindirerek asıl ikametlerine fideleri yerleştirdik. Asıl bundan sonra başladı zorluk. Sulanması, çapalanması, küreklenmesi… Bir de bunlar yetmez gibi fideleri yiyen o kurtlar. Kurtlar ile mücadele için kimyasal ilaç kullanmam gerektiği söylendi ama benim amacıma tersti: Doğallığa ulaşmak- ne ölçüde olursa-. Artık kurtlar yedikçe ben yerine yeni fideler dikerek belki onları da doyuyarak mücadele etmiş oldum :)

Zaman böyle akıp geçti. Domatesler sırayla çiçek vermeye, sonra döl almaya başladı. Şimdi sırada domatesin kendisini yakacağını bileceği halde güneşi beklemesine. Güneş de durur mu göstermeye başladı en kızgın yüzünü haziran, temmuz ve ağustos aylarında. Domates tabi buluşmanın şevkiyle geçici kandırma suyu da yedikçe(bizim burada su yemek diye bir kullanım var.) büyüyor. Aylar böyle geçip gitti… Tabi benim içinde bu sıcaklığa dayanmak zorlu bir süreçti ama zorluk çekilmeden kazanılan çok nadir şey vardır.

Ve artık domates daha fazla dayanamayarak rengini yeşilden sırayla hafif sarı, turuncu ve asıl rengi kırmızıya dönüştürdü. Artık benim için de dört beş aylık emeğimin karşılığını alma sırası geldi.

İlk hasadı dalından kopardığımda heyecanla o eski tadı aradım. Ama maalesef her hikaye mutlu bitmiyor ve o tada ulaşamadım. Pek tabi kendi emeğimden ya da kendi güzelliğinden kaynaklı o güzel tadını da yok sayamam.

Bu sonuçla karşılaşmamın nedeni insanın kendi suçu olduğunu düşünüyorum. Doğa aslında çok cömert bire bin veriyor. Ama insan hırsının kurbanı olarak her şeye verdiği zarar gibi toprağa da tohuma da vermiş olacak ki tüm çabalara karşı o güzel tada ulaşamıyoruz. Belki de doğa insanın vermiş olduğu zarara karşı bizden intikam alıyor(entropi).

Sonuç

Ben bu süreçte bir çok şey öğrendim aslında sabretmeyi, emek vermeyi ve de her zaman sonucun istediğimiz gibi gitmeyeceğini. Herkesin bir hayali, bir hedefi vardır ancak hayat her zaman istediğimiz gibi gitmiyor. Kaderin de kendince planları var tabi.

Bir göynek diktirdim kolu düğmeli / Herkes kaderine boyun eğmeli

Yine de bir emeğin karşılığını alabilmek bir hedefe ulaşabilmek insanı mutlu ediyor. Hayat bir mücadele kalkıp mücadeleye devam etmemiz gerekiyor. Bir çitanın da bir ceylanın da hayatta kalabilmesi daha hızlı koşmasına bağlıdır. O yüzden “Never Give Up” :))

--

--

Hüseyin Şimşek

I’m Huseyin, a software developer from Turkiye. I have been working in IT industry since 2018. I’m interested in Dotnet and Web Development